İHANET

Birbiriyle kavga içerisinde iki adam çizimi

İnsan su içer. Bu onun tabiatıdır. Bir kişinin su içmeye karşı gelmesi kendisine yapacağı en temel kötülük olacaktır. Başkalarının su içmesine engel olmak ise insanlığa yapılan bir haksızlıktır. Çünkü yaşam, varolmanın gerekliliklerini yerine getirme üzerine kuruludur.

İnsan, varolmanın getirdiği gereksinimleri karşılayarak yaşamını sürdürür. Susadığımızda su içeriz, üşüdüğümüzde ısınmaya çalışırız. Tabiatımız, hayatın akışı içinde her an kendini gösterir. Bu yüzden insanın doğasını sorgulamak anlamsızdır. Çünkü insanın doğası, yaşadığı şeyin ta kendisidir. Asıl “fıtrata aykırı” olan, insanın tabiatını baskı altına almaya çalışmaktır.

Kendine sadık bir insan, tabiatının gerektirdiklerini yapar. Kendi ihtiyaçlarıyla savaşan bir kişi ise sadece kendisine ihanet eder. Bu ihanet, insanı yavaş yavaş çürütür. Daha da kötüsü, bazıları kendi ihanetlerini başkalarına dayatır. Onlar, başkalarının ihtiyaçlarını engelleyerek hem bireyin hem toplumun sağlığına zarar verirler. Bu, insanlığa karşı ihanettir.

Bir insan hemcinsi ile beraber olmak istiyorsa o insanın doğası budur. Eğer bir gün karar değiştirir ve sadece karşı cinsle beraber olmak isterse, bu da onun doğasıdır. İnsan, sabit bir varlık değil; sürekli değişen, dönüşen bir yaşam formudur. Karar değiştirmek ve dönüşmek, insanın kendisini tanıma ve daha iyiye ulaşma yolunda atılan adımlardır ve bu da onun doğasıdır. İşte bu yüzden, arzulara mani olmak, hakikatın kapılarını kilitlemektir.

İnsanlığa ihanet edenler, bu yaptıkları için ödüllendirileceklerine inanırlar. Ne yazık, çok yazık onlara. Halbuki onları bekleyen şey de aynı şekilde ihanettir. Benim bu kişilere saygı duymam mümkün değildir. Olmak istediğim kişi olduğum için katlimi uygun gören hiçbir dine, ideolojiye boyun eğmeyeceğim. Kendimi onlarla asla aynı kefeye koymayacağım. Aynı değeri biçmeyeceğim. “Onlar, insanlığın kanserli uzuvlarıdırlar.” Bireysel özgürlüğün düşmanı, tüm insanlığın düşmanıdır. Bu fikirlerle mücadele etmek, sadece bireylerin değil, insanlığın ortak iyiliği için bir görevdir. Özgürlük, varoluşumuzun en temel dayanağıdır; onu savunmak ise sadece insanlığa değil, aynı zamanda kendimize borcumuzdur.