KORKUDAN KURTULUŞ

Yarı karanlık bir tünelin ortasında bir insan.

KORKU

Korku, en ilkel içgüdülerimizden biridir ve bizi hayatta tutan, derinlere kök salmış bir savunma mekanizmasıdır. Korku, insanın kendini korumasını sağlar; yani, bir tehlike ile karşı karşıya kaldığımızda devreye giren doğal bir alarm sistemidir. Kaynar suya elimizi daldırmıyorsak, karşımızdaki arabanın hızına bakmadan caddenin ortasına atlamıyorsak, bu tamamen korku sayesindedir. Korku bizi kontrol altına alır ve hayatta kalmamız için gerekli olan önlemleri aldırır. "Hiçbir şeyden korkmuyorum" diyen insan ya kendini kandırıyordur ya da korkularını saklamaya çalışıyordur.

Ancak korku, insan hayatında sadece bir sınır koyucu olarak kalmamalı. Her duyguda olduğu gibi, korku da kontrol altında tutulmalıdır. Duygularımızı yönetmemiz gerektiği gibi, korkuyu da yönetebilmeliyiz. Bu, korkudan kurtulmamız gerektiği anlamına gelmez; aksine, korkuyu kabul etmek ve yönetmek anlamına gelir. Kontrol altına alınamayan korku, bizi kısıtlar, yaşam kalitemizi düşürür ve haklı gerekçesi olmayan kaygılar yaratır. Korku, hayatımızı zorlaştıran değil, kolaylaştıran bir araç olmalıdır.

KORKUYLA YÜZLEŞMEK

Korkulardan tamamen kurtulmak diye bir şey yoktur. Korkular hep var olacaktır, ama onların üstesinden gelmenin yolu, tam da korkunun merkezine doğru yürümekten geçer. Kolay bir süreç değildir bu. Çünkü korkularımızın üzerine gitmek için önce onları kabul etmeliyiz. İşte asıl zorluk burada başlar: Zaten korktuğumuz bir şeyin üzerine nasıl gidebiliriz ki? Tanıyarak, anlayarak.

Bu noktada iki önemli araç devreye girer. Bu iki araç bilmek ve düşünmektir. İnsan, bilmediğinden korkar. Fakat bilmek tek başına yeterli değildir; o bilgiyle yüzleşmek ve onu kabullenmek gerekir. Örneğin, "yerçekimi yoktur" diye bir bilgiye sahipseniz, cep telefonunuzu havada bırakarak bu bilgiyi test eder misiniz? Hayır, çünkü yerçekimi gerçeğini kabullenmişsinizdir. Telefonun düşeceğini bildiğiniz için korkunuz devreye girer. Bu faydalı bir korkudur. Çünkü bilmediğiniz için değil, bildiğiniz için korkarsınız. Bilgiyi edinmek önemlidir, fakat o bilgi üzerinde düşünmek, onu içselleştirmek ve kabullenmek gerekir.

Eğer bir fobiyi yenmek istiyorsanız, önce korkunuzun ne olduğunu net bir şekilde anlamalısınız. Yüksekten mi korkuyorsunuz, yoksa yere düşmekten mi? Karanlıktan mı korkuyorsunuz, yoksa karanlıkta olabilecek bilinmeyen şeylerden mi? Kapalı alanlar mı sizi rahatsız ediyor, yoksa oradan kaçamama hissi mi? Bu sorulara verdiğiniz cevaplar, korkularınızın kökenine inmenize yardımcı olur. Ancak bu cevapları bilmek yetmez, onları gerçekten kabullenmek gerekir. Korkular kabullenildikçe etkilerini kaybederler. Kabullenme ise bilgiyle, araştırmayla ve düşünceyle gelir.

KORKUYU KABULLENMEK

Korkuyu kabullenmenin en karmaşık örneklerinden biri, Satanizmle yeni tanışan bir kişide görülebilir. Bu kişi, Satanizmi araştırdığını, mantıklı bulduğunu ve hakkında yaygın olan yanlış inanışları reddettiğini iddia edebilir. Ancak yine de kendine satanist demekten korkuyor olabilir. Bu durumda, ya yeterli araştırmamış ya da okuduklarını gerçekten düşünmemiş ve içselleştirmemiştir. Bilgi edinmekle kabullenmek arasında büyük bir fark vardır; bir şeyi öğrenmek kolaydır ama onu kabul etmek için o bilgi üzerinde düşünmek, sindirmek ve onu hayatınıza entegre etmek gerekir.